Son yüzyılın düşüncesine damga
vurmuş Martin Heidegger’in ilk Fransız mütercimi Henri Corbin’i Türk
okur “İslam Felsefesi Tarihi” ile tanıyor. Batı’da yaygın Gazzali-İbn
Rüşd’ün “tehafüt atışması” sonrası İslam Felsefesi’nin sona erdiğine
dair inancı, yazdığı felsefe tarihinin özellikle ikinci cildinde İran
irfani geleneğine dair gözlem ve anlatımlarıyla çürüten Corbin’in önemli
addedilmesi gereken eserlerinden biri daha Türkçe’ye çevrildi.
“Bir’le Bir Olmak-İbn Arabî Tasavvufunda Yaratıcı Muhayyile” adlı eserinde Henry Corbin, İbn Arabî’nin vahdet-i vücut tasavvurunu, aşk ve muhayyile kavramları üzerinden yeniden yorumluyor. Bu yorumun başlıca unsurları; Allah’ın rahmet nefesinin ürünü olarak Rab-kul irtibatı, aşkın bu irtibattaki rolü ve bu irtibata bağlı vahdet ve yaratılış tanımları, kalbin ve himmetin yaratıcı gücü ve bir tecelli olarak namazdır. Yaratılanı var eden aşkla benliğine ulaşan arif, himmetinin gücüyle, muhayyilesinde yarattığı hayali, hayallerin dünyasından hislerin dünyasına indirerek gözle görünür hale getirebilir. Bu ise dünyevi bir tecellide Rabbinin müşahedesidir. Corbin’in yorumuyla İbn Arabî’nin düşüncesi, aynı yaratılış gibi kendini sürekli yenileyen bir aşk şarkısına dönüşür: Kulun şarkısına yani Rabbin şarkısına...
Çağdaş Batı felsefesi yanında İslam felsefesi, tasavvuf ve Şii inancı ile geleneklerine de vakıf olan ünlü Fransız filozof Corbin bu çalışmayla, daha önce çeviri ve şerhlerini sunduğu Sühreverdi, Molla Sadra Şirâzi ve Rûzbehân gibi isimlere İbn Arabî’yi de ekler. İstanbul’dan Tahran’a uzanan çileli yolculukların ve araştırmaların meyvesi olan eser, hayatı boyunca yaklaşık otuz çalışma kaleme alan Corbin’in ustalık eserleri arasında gösterilmektedir.
Neo Eflatuncu gelenek
Özellikle İbn Arabi’yi “manevi coğrafyası” içinde değerlendirebilmek için Henri Corbin’in eserin giriş bölümünde yazdıkları büyük bir dikkat ve heyecanla okunabilir. Batı’da skolastik geleneğin İbn Sinacılığı alt etmesi, bunun yerine İbn Rüşdçülük ve laikleşmenin geçmesi ile İslam dünyasında İbn Sinacı-neo-Eflatuncu geleneğin daha da serpilip Hikmet-ül İşrakiyyin’e dönüşmesi süreçlerini yer yer Heideggeryen tınılarla birlikte yorumlayan Corbin’in yazdıkları daha detaylı okumalara yol gösteriyor. Maneviyat, muhayyile, aşk, ölümlülük, kutsallık, felsefe, tasavvuf ve düşünce temaları etrafında Eflatun’un oğlu (İbn Eflatun) olarak da adlandırılmış İbn Arabi dolayısıyla Corbin’in kendi felsefesini dile getiriş tarzı “düşüncenin bağımsızlığı” temalarına da yeniden kapılarımızı açıyor.
Bir’le Bir Olmak- İbn Arabî Tasavvufunda Yaratıcı Muhayyile, Henri Corbin, Çev. Zeynep Oktay, Pinhan, 2013
“Bir’le Bir Olmak-İbn Arabî Tasavvufunda Yaratıcı Muhayyile” adlı eserinde Henry Corbin, İbn Arabî’nin vahdet-i vücut tasavvurunu, aşk ve muhayyile kavramları üzerinden yeniden yorumluyor. Bu yorumun başlıca unsurları; Allah’ın rahmet nefesinin ürünü olarak Rab-kul irtibatı, aşkın bu irtibattaki rolü ve bu irtibata bağlı vahdet ve yaratılış tanımları, kalbin ve himmetin yaratıcı gücü ve bir tecelli olarak namazdır. Yaratılanı var eden aşkla benliğine ulaşan arif, himmetinin gücüyle, muhayyilesinde yarattığı hayali, hayallerin dünyasından hislerin dünyasına indirerek gözle görünür hale getirebilir. Bu ise dünyevi bir tecellide Rabbinin müşahedesidir. Corbin’in yorumuyla İbn Arabî’nin düşüncesi, aynı yaratılış gibi kendini sürekli yenileyen bir aşk şarkısına dönüşür: Kulun şarkısına yani Rabbin şarkısına...
Çağdaş Batı felsefesi yanında İslam felsefesi, tasavvuf ve Şii inancı ile geleneklerine de vakıf olan ünlü Fransız filozof Corbin bu çalışmayla, daha önce çeviri ve şerhlerini sunduğu Sühreverdi, Molla Sadra Şirâzi ve Rûzbehân gibi isimlere İbn Arabî’yi de ekler. İstanbul’dan Tahran’a uzanan çileli yolculukların ve araştırmaların meyvesi olan eser, hayatı boyunca yaklaşık otuz çalışma kaleme alan Corbin’in ustalık eserleri arasında gösterilmektedir.
Neo Eflatuncu gelenek
Özellikle İbn Arabi’yi “manevi coğrafyası” içinde değerlendirebilmek için Henri Corbin’in eserin giriş bölümünde yazdıkları büyük bir dikkat ve heyecanla okunabilir. Batı’da skolastik geleneğin İbn Sinacılığı alt etmesi, bunun yerine İbn Rüşdçülük ve laikleşmenin geçmesi ile İslam dünyasında İbn Sinacı-neo-Eflatuncu geleneğin daha da serpilip Hikmet-ül İşrakiyyin’e dönüşmesi süreçlerini yer yer Heideggeryen tınılarla birlikte yorumlayan Corbin’in yazdıkları daha detaylı okumalara yol gösteriyor. Maneviyat, muhayyile, aşk, ölümlülük, kutsallık, felsefe, tasavvuf ve düşünce temaları etrafında Eflatun’un oğlu (İbn Eflatun) olarak da adlandırılmış İbn Arabi dolayısıyla Corbin’in kendi felsefesini dile getiriş tarzı “düşüncenin bağımsızlığı” temalarına da yeniden kapılarımızı açıyor.
Bir’le Bir Olmak- İbn Arabî Tasavvufunda Yaratıcı Muhayyile, Henri Corbin, Çev. Zeynep Oktay, Pinhan, 2013
Kaynak: ‘İslam felsefesi sona erdi’ diyenler için... - Açık Görüş - Star Gazete http://haber.stargazete.com/acikgorus/islam-felsefesi-sona-erdi-diyenler-icin/haber-749174#ixzz2i4DHCGeY
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder