19 Ekim 2013 Cumartesi

Kemal Tahir'in gözünde 'kerim devlet'

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını görmüş ve Cumhuriyet’in en hararetli ve sıkıntılı yıllarını yaşamış çağdaşlarının arasında Kemal Tahir’in ayrı bir yeri vardır. Entelektüel hayatının seyri, şahsi hayatının sıkıntıları eserlerinin, neden olduğu tartışmalar göz önüne alındığında adeta Türkiye’nin yakın tarihinin bir özeti önümüze seriliyor denebilir.
Kemal Tahir’in romancılığı kadar düşüncelerinin de merkezi konusunun bağlı olduğu Marksizm ile Türkiye arasındaki bağlantı sorunuydu. Siyasi eylemlere de katılmış bir yazar olarak, Türkiye’de kendi algıladığı siyasal, sosyal, kültürel yapı ile Marksizm’in sunduğu çözüm arasında bir çelişki görüyordu. Türk toplum yaşamına uymadığına inandığı batılılaşmaya ilişkin yargısı da Marksizm’i yetersiz bulmasına bağlıydı. Çünkü Marksizm, “Türkiye’de 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin siyasal ve kültürel uygulamalarını bir ticaret burjuvazisi devriminin sonucu” olarak değerlendiriyordu. Kemal Tahir ise böyle bir sınıfın varlığından kuşkuluydu. Böylece hem Marksizm’in, hem de batılılaşmanın ürünü olan cumhuriyet dönemi resmi tarih görüşünün aşılması, düşüncelerinin temel noktası oldu. Marx ve Engels’in doğu toplumlarına ilişkin görüşlerini doğrultusunda 1960’lı yıllarda Türkiye’nin sol entelektüel gündeminin başat tartışma konularından olan Asya Tipi Üretim Tarzı etrafındaki polemikler Kemal Tahir’in bu tecessüsüyle doğrudan bağlantılıdır.
Kemal Tahir’in, Cumhuriyet dönemi resmi ideolojilerinin dışında kalan Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi bilim adamlarının eserlerinden çıkardığı sonuca göre, Osmanlı-Türk toplumu, Marksizm’in toplumların sosyo-ekonomik süreçte birbirini izleyen zorunlu aşamalar olarak gördüğü ilkel topluluk/kölecilik/feodalite/kapitalizm sürecinde yer almaz. Kendi kültürel ve sosyal yapısından kaynaklanan çok daha özel bir gelişme süreci, dinamikleri ile yapısal farklılıkları vardır. Tahir’in Osmanlı’yı nitelemekte kullandığı “kerim devlet” ifadesi onun bu konudaki düşüncelerinin özeti gibidir. Batılılaşma, gerekli altyapısı olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabasından ibarettir.
Alt yapısı olmayan Batılılaşma
Köklü bir ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme uygulamalar taklitçiliktir. Bu ana fikir çerçevesinde eserlerinde Osmanlı toplumunun kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu anlatmayı amaçladı. Romanlarında da “Türk insanı ve Türkiye özeli” olgusunu ortaya çıkarmaya çalışmadı. Dergah Yayınları tarafından yayınlanan eserinde Sezai Coşkun, Kemal Tahir’in hayatını fikirlerini ve eserlerini titizlikle ele alıyor ve okurlara Kemal Tahir’in bütünlüklü bir biyografisini sunuyor. Bunlarla beraber zengin kaynak kullanımıyla Kemal Tahir’in çevresindeki kişileri tartışmaları ve olayların da ayrıntılı analizini yapıyor.
Esir Şehrin Hür İnsanı, Sezai Coşkun, Dergah yayınları, 2012

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder