Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını görmüş ve Cumhuriyet’in en
hararetli ve sıkıntılı yıllarını yaşamış çağdaşlarının arasında Kemal
Tahir’in ayrı bir yeri vardır. Entelektüel hayatının seyri, şahsi
hayatının sıkıntıları eserlerinin, neden olduğu tartışmalar göz önüne
alındığında adeta Türkiye’nin yakın tarihinin bir özeti önümüze
seriliyor denebilir.
Kemal Tahir’in romancılığı kadar
düşüncelerinin de merkezi konusunun bağlı olduğu Marksizm ile Türkiye
arasındaki bağlantı sorunuydu. Siyasi eylemlere de katılmış bir yazar
olarak, Türkiye’de kendi algıladığı siyasal, sosyal, kültürel yapı ile
Marksizm’in sunduğu çözüm arasında bir çelişki görüyordu. Türk toplum
yaşamına uymadığına inandığı batılılaşmaya ilişkin yargısı da Marksizm’i
yetersiz bulmasına bağlıydı. Çünkü Marksizm, “Türkiye’de 2. Meşrutiyet
ve Cumhuriyet dönemlerinin siyasal ve kültürel uygulamalarını bir
ticaret burjuvazisi devriminin sonucu” olarak değerlendiriyordu. Kemal
Tahir ise böyle bir sınıfın varlığından kuşkuluydu. Böylece hem
Marksizm’in, hem de batılılaşmanın ürünü olan cumhuriyet dönemi resmi
tarih görüşünün aşılması, düşüncelerinin temel noktası oldu. Marx ve
Engels’in doğu toplumlarına ilişkin görüşlerini doğrultusunda 1960’lı
yıllarda Türkiye’nin sol entelektüel gündeminin başat tartışma
konularından olan Asya Tipi Üretim Tarzı etrafındaki polemikler Kemal
Tahir’in bu tecessüsüyle doğrudan bağlantılıdır.
Kemal Tahir’in,
Cumhuriyet dönemi resmi ideolojilerinin dışında kalan Ömer Lütfi
Barkan, Mustafa Akdağ, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi
bilim adamlarının eserlerinden çıkardığı sonuca göre, Osmanlı-Türk
toplumu, Marksizm’in toplumların sosyo-ekonomik süreçte birbirini
izleyen zorunlu aşamalar olarak gördüğü ilkel
topluluk/kölecilik/feodalite/kapitalizm sürecinde yer almaz. Kendi
kültürel ve sosyal yapısından kaynaklanan çok daha özel bir gelişme
süreci, dinamikleri ile yapısal farklılıkları vardır. Tahir’in
Osmanlı’yı nitelemekte kullandığı “kerim devlet” ifadesi onun bu
konudaki düşüncelerinin özeti gibidir. Batılılaşma, gerekli altyapısı
olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabasından
ibarettir.
Alt yapısı olmayan Batılılaşma
Köklü bir
ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme
uygulamalar taklitçiliktir. Bu ana fikir çerçevesinde eserlerinde
Osmanlı toplumunun kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir
temel üzerine kurulduğunu anlatmayı amaçladı. Romanlarında da “Türk
insanı ve Türkiye özeli” olgusunu ortaya çıkarmaya çalışmadı. Dergah
Yayınları tarafından yayınlanan eserinde Sezai Coşkun, Kemal Tahir’in
hayatını fikirlerini ve eserlerini titizlikle ele alıyor ve okurlara
Kemal Tahir’in bütünlüklü bir biyografisini sunuyor. Bunlarla beraber
zengin kaynak kullanımıyla Kemal Tahir’in çevresindeki kişileri
tartışmaları ve olayların da ayrıntılı analizini yapıyor.
Esir Şehrin Hür İnsanı, Sezai Coşkun, Dergah yayınları, 2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder