İhvân-ı Safâ, İslâm dünyasında IV/X. yüzyılda ortaya çıkmış, dinî,
ahlâkî, felsefî ve siyasî amaçları olan, bu amaçlarını
gerçekleştirebilmek için de kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve
dayanışmayı ilke edinen bir grubun kendine verdiği addır.
İhvan’ın
yaşadığı dönem, İslâm dünyasının dinî, siyasî ve kültürel açıdan yoğun
tartışmalara, çekişmelere sahne olduğu dönemdir. İhvan, halkın dinî ve
ahlâkî duyarlılığının zayıfladığını, mezhep çekişmelerinin arttığını
görünce İslâm toplumunun sürüklenmeye başladığı bu kaostan, yine dinî ve
ahlâkî unsurları öne çıkararak kurtulabileceğini düşünmüştü. Ebu Hayyan
et-Tevhîdî’nin deyimiyle “yanlış bilgiler ve batıl düşüncelerle
kirletilmiş olan dini, felsefe ile yeniden temizlemeyi” amaç edinmişti.
Bu amaçları için İhvan, geniş tabanlı bir kültürel altyapı ve ona
dayanan bir bakış açısı oluşturmaya yönelik herhangi bir mezhep
tutkusundan uzak, doğru olduğunu düşündükleri her düşünceyi, kaynağı ne
olursa olsun alıp yararlanmayı ilke edinmiştir. Bunu ilke edinmeleri
neticesinde de ortaya ‘eklektik’ olarak niteleyebileceğimiz bir felsefi
düsturlar ansiklopedisi çıkacaktır. İhvan, araştırma alanının odak
noktasını Resâil’de şöyle dile getirir: “Kardeşlerimizin, ilimlerden
hiçbirine düşman olmamaları, hiçbir kitabı hor görmemeleri, mezheplerden
hiçbirine ön yargı ile bakıp taassuba düşmemeleri gerekir. Çünkü bizim
görüş ve mezhebimiz, bütün mezheplerin görüşlerini kapsar ve bütün
bilimleri kuşatır. O da; başlangıcı ve sonu, gizliliği ve açıklığı...
itibariyle hepsinin bir tek prensip, bir tek sebep, bir tek alem ve bir
tek ruhtan meydana gelmeleri bakımından duyularla algılanan (mahsûs) ve
akılla bilinen (ma’kûl) bütün varlıkların araştırılmasıdır.”
Bin yıllık şiirsel bir nefes
İhvan
üs-Safa düşünce ve görüşlerini felsefi inançlarını risaleler yani
dergiler adı verilen 52 kitapta toplamıştır. Başkanlığını Zeyd b. Rufaa,
sekreterliğini Ebu Süleyman’ın yaptığının iddia edildiği Risaleler,
Gazali, İbn Arabi gibi İslam dünyasının bilginleri, kelamcıları,
filozofları ve sufileri üzerinde geniş etki bırakmıştır. Neredeyse
kendilerinden önce gelen bütün dini, felsefi, ahlaki, mistik ve bilimsel
akım ve düşüncelerle ilgilenen Kardeşler, 52 ciltlik Risaleler’de
matematikten müziğe, felsefeden gökbilimine ve sihirden aşka dek pek çok
konuyu şiirsel bir dille incelerler.
Etraflarındaki esrar
perdesinin bin yıldır kalkmadığı Kardeşler’in kim oldukları konusunda
değişik teori ve söylentiler vardır. Risâleler’i, üç ‘gizli imam’dan
ikincisinin yazdığı iddia edildiği gibi, İhvân-ı Safâ’yı İsmaililer’den
Nusayriler’e ve Dürziler’e kadar değişik yapılara atfedenler de olur.
Ama Risaleler Doğu’dan Batı’ya bin yıldır bir ‘nefes’, bir ‘hayalet’
gibi üstelik kendi etrafında kendi efsanesini de üreterek, etkisini
sürdürmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder