19 Ekim 2013 Cumartesi

İhvân-ı Safâ'nın toplum düşüncesi

İhvân-ı Safâ, İslâm dünyasında IV/X. yüzyılda ortaya çıkmış, dinî, ahlâkî, felsefî ve siyasî amaçları olan, bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için de kardeşlik, dostluk, yardımlaşma ve dayanışmayı ilke edinen bir grubun kendine verdiği addır.
İhvan’ın yaşadığı dönem, İslâm dünyasının dinî, siyasî ve kültürel açıdan yoğun tartışmalara, çekişmelere sahne olduğu dönemdir. İhvan, halkın dinî ve ahlâkî duyarlılığının zayıfladığını, mezhep çekişmelerinin arttığını görünce İslâm toplumunun sürüklenmeye başladığı bu kaostan, yine dinî ve ahlâkî unsurları öne çıkararak kurtulabileceğini düşünmüştü. Ebu Hayyan et-Tevhîdî’nin deyimiyle “yanlış bilgiler ve batıl düşüncelerle kirletilmiş olan dini, felsefe ile yeniden temizlemeyi” amaç edinmişti. Bu amaçları için İhvan, geniş tabanlı bir kültürel altyapı ve ona dayanan bir bakış açısı oluşturmaya yönelik herhangi bir mezhep tutkusundan uzak, doğru olduğunu düşündükleri her düşünceyi, kaynağı ne olursa olsun alıp yararlanmayı ilke edinmiştir. Bunu ilke edinmeleri neticesinde de ortaya ‘eklektik’ olarak niteleyebileceğimiz bir felsefi düsturlar ansiklopedisi çıkacaktır. İhvan, araştırma alanının odak noktasını Resâil’de şöyle dile getirir: “Kardeşlerimizin, ilimlerden hiçbirine düşman olmamaları, hiçbir kitabı hor görmemeleri, mezheplerden hiçbirine ön yargı ile bakıp taassuba düşmemeleri gerekir. Çünkü bizim görüş ve mezhebimiz, bütün mezheplerin görüşlerini kapsar ve bütün bilimleri kuşatır. O da; başlangıcı ve sonu, gizliliği ve açıklığı... itibariyle hepsinin bir tek prensip, bir tek sebep, bir tek alem ve bir tek ruhtan meydana gelmeleri bakımından duyularla algılanan (mahsûs) ve akılla bilinen (ma’kûl) bütün varlıkların araştırılmasıdır.”
Bin yıllık şiirsel bir nefes
İhvan üs-Safa düşünce ve görüşlerini felsefi inançlarını risaleler yani dergiler adı verilen 52 kitapta toplamıştır. Başkanlığını Zeyd b. Rufaa, sekreterliğini Ebu Süleyman’ın yaptığının iddia edildiği Risaleler, Gazali, İbn Arabi gibi İslam dünyasının bilginleri, kelamcıları, filozofları ve sufileri üzerinde geniş etki bırakmıştır. Neredeyse kendilerinden önce gelen bütün dini, felsefi, ahlaki, mistik ve bilimsel akım ve düşüncelerle ilgilenen Kardeşler, 52 ciltlik Risaleler’de matematikten müziğe, felsefeden gökbilimine ve sihirden aşka dek pek çok konuyu şiirsel bir dille incelerler.
Etraflarındaki esrar perdesinin bin yıldır kalkmadığı Kardeşler’in kim oldukları konusunda değişik teori ve söylentiler vardır. Risâleler’i, üç ‘gizli imam’dan ikincisinin yazdığı iddia edildiği gibi, İhvân-ı Safâ’yı İsmaililer’den Nusayriler’e ve Dürziler’e kadar değişik yapılara atfedenler de olur. Ama Risaleler Doğu’dan Batı’ya bin yıldır bir ‘nefes’, bir ‘hayalet’ gibi üstelik kendi etrafında kendi efsanesini de üreterek, etkisini sürdürmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder