Türkiye’deki siyasi modernleşmenin
en çok tartışılan iki kavramıdır demokrasi ve laiklik. 1945’lere kadar
uzanan demokrasi tartışmalarında Türkiye’nin sürekli demokratikleştiği
iddia edilir. Siyasal süreçlerin ucu açık olması dolayısıyla
tartışmaların bir sonuca bağlanmaması normaldir, ancak oluşumundan bu
yana 3-4 kez darbeyle, askeri müdahalelerle kesintiyi uğratılmış;
ülkenin siyasi hayatı sürekli bir vesayet rejimi tarafından kontrol
altına alınmıştır. Laiklik kavramı ise Türk anayasa metinlerine ilk kez
1936’da, yani Atatürk’ün son deminde girmesine karşın, sonraki siyasi
gelişmelerle birlikte Kemalizm’in en önemli kavramsal bileşenlerinden
biri haline dönüştürülmüştür. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan
otoriterleşme ve bürokratik devlet aygıtının toplum üzerindeki baskı ve
denetiminin daha da kuvvetlendirilmesi sürecinin laiklik kavramı
etrafında dini ve dindarları da birçok kez rencide ettiği, laiklik
kavramına dair dindar bakışın eleştirel boyutlarını radikalleştiren
birçok uygulamanın amaçladıklarının tam tersi sonuçlar doğurduğu ileri
sürülebilir.
Laikliğin otoriter-baskıcı uygulamaları ile demokrasi arasındaki çelişmeler kadar göz önünde tutulması gerekli olan bir başka konu da Türk modernleşmesinin içkin sorunlarının bu kavramlarla ifade edilen toplumsal arzular ile “siyasal toplu” arasındaki dengenin nasıl kurulabileceği, tesis edilmiş bu dengenin anayasal düzendeki uygulamalarının nasıl toplum lehine yorumlanabileceğidir. Türkiye’de Demokrasi, İslam ve Laiklik adlı derleme kitapta, Türkiye’de son yıllarda yaşanan toplumsal ve siyasal dönüşümün kavramsal ilişkileri, tarihsel bir çerçeve içinde ele alınırken, büyük ölçüde bu sürecin demokrasi, İslam ve laikliğe ilişkin açıklamalarına değinilmektedir.
Laiklik olmadan olmaz mı?
28 Şubat süreci ve sonrasında Türkiye’nin içine girdiği siyasi ve ekonomik krizin ana sebepleri arasında gösterilebilecek demokrasi, laiklik ve İslam arasındaki dengenin nasıl tesis edileceği, uyumun nasıl sağlanacağı konuları aynı zamanda on yıldır iktidarda bulunan AK Parti’nin uygulamalarıyla vesayet rejiminin geriletilmesi çabalarının da en asli konusudur.
Demokratik bir toplumda din ve siyaset ilişkilerinin dindar kitleler üzerinde herhangi bir baskıya mahal bırakmaksızın yeniden düzenlenmesi çabalarının Türkiye’nin tarihsel macerası içinde tuttuğu yeri kavramak bakımından önemi büyüktür.
Ahmet T. Kuru ile Alfred Stepan’ın derlediği ve farklı konularda uzmanlıkları olan yazarların makalelerinin yer aldığı çalışmada; Osmanlı mirasının günümüz Türkiye’sine yansımaları, Kemalist ideolojinin tarihi kökenleri, Cumhuriyet sonrası kurulmaya çalışılan tek tip devlet ve toplum modeli incelenmekte, bunun yanı sıra Müslüman bir çoğunluğa sahip başka ülkelerde görülen laiklik uygulamalarıyla karşılaştırmalar yapılmaktadır.
Türkiye’de Demokrasi, İslam ve Laiklik, der. Ahmet T. Kuru, Bilgi Üniversitesi, 2013
Laikliğin otoriter-baskıcı uygulamaları ile demokrasi arasındaki çelişmeler kadar göz önünde tutulması gerekli olan bir başka konu da Türk modernleşmesinin içkin sorunlarının bu kavramlarla ifade edilen toplumsal arzular ile “siyasal toplu” arasındaki dengenin nasıl kurulabileceği, tesis edilmiş bu dengenin anayasal düzendeki uygulamalarının nasıl toplum lehine yorumlanabileceğidir. Türkiye’de Demokrasi, İslam ve Laiklik adlı derleme kitapta, Türkiye’de son yıllarda yaşanan toplumsal ve siyasal dönüşümün kavramsal ilişkileri, tarihsel bir çerçeve içinde ele alınırken, büyük ölçüde bu sürecin demokrasi, İslam ve laikliğe ilişkin açıklamalarına değinilmektedir.
Laiklik olmadan olmaz mı?
28 Şubat süreci ve sonrasında Türkiye’nin içine girdiği siyasi ve ekonomik krizin ana sebepleri arasında gösterilebilecek demokrasi, laiklik ve İslam arasındaki dengenin nasıl tesis edileceği, uyumun nasıl sağlanacağı konuları aynı zamanda on yıldır iktidarda bulunan AK Parti’nin uygulamalarıyla vesayet rejiminin geriletilmesi çabalarının da en asli konusudur.
Demokratik bir toplumda din ve siyaset ilişkilerinin dindar kitleler üzerinde herhangi bir baskıya mahal bırakmaksızın yeniden düzenlenmesi çabalarının Türkiye’nin tarihsel macerası içinde tuttuğu yeri kavramak bakımından önemi büyüktür.
Ahmet T. Kuru ile Alfred Stepan’ın derlediği ve farklı konularda uzmanlıkları olan yazarların makalelerinin yer aldığı çalışmada; Osmanlı mirasının günümüz Türkiye’sine yansımaları, Kemalist ideolojinin tarihi kökenleri, Cumhuriyet sonrası kurulmaya çalışılan tek tip devlet ve toplum modeli incelenmekte, bunun yanı sıra Müslüman bir çoğunluğa sahip başka ülkelerde görülen laiklik uygulamalarıyla karşılaştırmalar yapılmaktadır.
Türkiye’de Demokrasi, İslam ve Laiklik, der. Ahmet T. Kuru, Bilgi Üniversitesi, 2013
Kaynak: Müslüman toplumlarda laiklik deneyimleri - Açık Görüş - Star Gazete http://haber.stargazete.com/acikgorus/musluman-toplumlarda-laiklik-deneyimleri/haber-755100#ixzz2hIcRhSH3
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder